İnternette hakaret etmeden önce bir kez daha düşünün!
Türk halkı teknolojiyi çok seviyor. Yeni üretilen ve piyasaya sunulan son model cep telefonları hemen alınıyor, yeni açılan sosyal paylaşım sitelerine hemen üye olunuyor. Ancak biz Türkler biraz farklı bir milletiz. Teknolojiyi bile hinlikte kullanıyoruz. Günümüzün son modası sosyal paylaşım siteleri üzerinden hakaret etmek. Teknik kullanım özelliği bakımından diğer sosyal paylaşım sitelerinden farklı olan Twitter adlı sosyal paylaşım sitesi bu iş için bulunmaz bir fırsat. Kendilerini çok akıllı sanan bazı kişiler bu sosyal paylaşım sitesinde, sinir oldukları veya beğenmedikleri kişilere sanki yakalanmayacakmışlar gibi hiç çekinmeden hakaret ediyorlar.
Hakarete uğrayan kişi de doğal olarak mahkemelerde hakkını aramaya başlıyor. Bizim hukuk sistemimiz ve mahkemelerimiz teknolojiyi takip etme ve teknolojik gelişmeler konusunda ne yazık ki geri sayılabilecek seviyelerde. İnternet üzerinden hakarete uğradım diye şikayet dilekçesi verirseniz; bu dilekçeyi çok ayrıntılı, kapsamlı, teknik detayları açıklanmış bir biçimde hatta en basit internet tanımlarını da içeren bir dilekçe ile yapmanız gerekmektedir. Çünkü o dilekçeyi okuyacak olan kişi ancak bu şekilde sizi anlayabilir.
İlk zamanlarda Twitter adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden yapılan hakaretler dolayısı ile yapılan şikayetlere ilişkin olarak ne yazık ki pek sonuç alınamıyordu. Gerekçe olarak da; bu sitenin Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı olduğu ve Türkiye’ de bir şubesinin bulunmadığı, dolayısı ile kullanıcının IP adresine ulaşılamadığından internete bağlandığı hattın tespitinin mümkün olmadığı gerekçesi ile işlem yapılamıyordu. Tespiti yapılabilen kullanıcıların IP adreslerinin de Amerika Birleşik Devletlerine kayıtlı olması nedeniyle, bu IP adreslerini kullanan kişilerin kimliklerin tespitinin yapılabilmesi için Türk adli makamlarınca Amerika Birleşik Devletleri adli makamlarına yazılan resmi yazılara ise Amerika Birleşik Devletleri adli makamlarından şu cevap alınıyordu; “Amerika Birleşik Devletleri Anayasasının bu tip davranışları düşünce özgürlüğü kapsamında saydığından kimlik bilgileri verilmemektedir.” Bu durum sonucu hakareti gerçekleştiren kişilerin asıl kimliklerine ulaşılamadığından, yapılan şikayetler sonuçsuz kalıyordu.
Ancak yapılan düzenlemeler sonucunda, şu anda gerek Twitter adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden yapılan ve gerekse internet üzerinden yapılan her türlü hakarete karşı yapılan şikayetlerde, hakaret eden kullanıcının profilinin görüntülendiği sayfanın altında bulunan http:// diye başlayan kodlar sayesinde kullanıcının hem IP adresi ve hem de bu IP adresinin tespit edilerek bu kullanıcının internete bağlanmak üzere kullanmış olduğu telefon numarası tespit edilebiliyor ve bu sayede hakaret eden kişinin kimliği ve adresi tespit edilebilmektedir. Çünkü her internet kullanıcısı internete bağlanmak için bir mobil veya sabit bir telefon hattı kullanmak zorundadır ve IP adresinden bu hat öğrenilmekte ve kullanıcı kolaylıkla belirlenebilmektedir.
Halen internet kullanılarak yapılan hakaretlere ilişkin olarak yapılan şikayetlerin %85 ine yakını hakkında adli takibat yapılabilmekte ve hakaret eden kişiler hakkında davalar açılmaktadır.
Davalar ise ayrı birer inceleme konusudur. Hakimlerimiz bu konuda gerçekten çok hassalar ve haklarını vermek lazım ki konuyu ciddiyetle takip ediyorlar. Dava sürecinde davalıya “utanmıyor musun be adam hakaret etmeye gelmişsin buraya bir de yok efendim benim IP adresimi yani bilgisayarımı benden habersiz kullanmışlar falan filan diyorsun” diye kızan hakimler bile var. Tabi hakim’in IP sözcüğünü söylerken kullandığı şive de ayrı bir konu.
Bir davada da Hakim Beyin “ Yahu avukat bey su teknoloji çıktı mertlik bozuldu. Eskiden hakaretler böylemi edilirdi” deyişini hiç unutamıyorum. Tabii bir de hakaret edenlerin mahkemedeki durumları var. Onlar genelde şok halinde oluyorlar ve yüzlerindeki ifadeden içlerinden “vay ben nasıl yakalandım, şimdi ne yapacağım!” dedikleri açıkça anlaşılıyor. Bu şahısların mahkemedeki çaresiz bakışlarını görseniz, inanın internetten bir şey yazarken kırk defa düşünmek zorunda kalırsınız.
Çoğunlukla “ Benim bilgisayarıma kardeşim girmiş, bizim oğlan girmiş, bilgisayarda o yazmış efendim; arkadaşım girmiş o etmiş efendim” diyenler var. Tabii hakimlerimiz de teknoloji çağına ayak uydurmuş olacaklar ki; artık bu tip ifadelere, beyanlara itibar etmiyorlar ve cezayı veriyorlar. Tabi burada hakaret eden kişi duruşma salonunda “yok kardeşim girmiş, yok bizim oğlan yapmış Hakim Bey” diye ifade verirken Hakimin öyle bir dinleyişi var ki; görseniz gülmekten katılırsınız. Hani “söyle, söyle, biz de yedik” der gibi. Hatta hakimlerimiz bu şeklide kalıplaşmış ifadelere öyle sık rast gelmişler öyle çok karşılaşmışlar ki, sanığı susturup “yaz kızım buna da diğerlerinin ifadesinin aynısını, bunun da oğlu yapmış” deyip duruşmayı bitiriyorlar.
Bir duruşma sırasında geçen konuşmaları sunuyorum;
Hakim: Twitter adlı sosyal paylaşım sitesinden hakaret etmişsin, ne diyorsun bu konu hakkında?
Sanık: Bilgisayarım o dönemde çalınmıştı efendim ben etmedim, yazmadım öyle bir şey. Suçlamayı kabul etmiyorum.
Hakim: Peki iddia ettiğiniz bu hırsızlık olayı ile ilgili adli makamlara bir şikayetiniz var mı ?
Sanık: Efendim ben şikayet ettim ama sonra çalan hırsız her halde korkmuş olacak ki bilgisayarı apartman girişine bırakmış.
Hakim: Tabi efendim hırsız çok korktu siz şikayet edince ve bilgisayarı size geri getirdi öyle mi yani?
Sanık: Her halde öyle olmuş efendim, korkmuş.
Hakim: Beyefendi, bak benim zamanımı alma, benimde ağzımı açtırma adam akıllı söyle ben hakaret ettim, şikayetçiden özür diliyorum deyiver, ben de cezanda indirim yapayım. Yoksa hırsız aptal mı senden korksun bilgisayarı getirsin.
Ama en komiği ise şu olaydı. “Efendim benim wıınn’ımı ( Telefon operatörlerinden birinin internete bağlanmaya yarayan ürününün adı) çalmışlar diyen bir kişiydi. Hakim ve katibe ne çalınmış der gibi baka kalmışlardı. Hatta hakim “adam gibi ver ifadeni ne wıınn’ı kardeşim” demişti. Adamcağız iki saat wıın’ı anlatmıştı. Tabi duruşma tutanağında “wıınnn wıınnn” gibi bir kelime yazılıp duruyordu.
Bir avukat arkadaşımın başından da şöyle bir olay geçmiş, internete bağlanılan hat yaşlı bir teyzenin adına çıkıyor ve doğal olarak yaşlı teyze de sanık olarak mahkemeye çağırılıyor. Teyze başlıyor ifadesine hakim bey evladım ben ettim ne yapayım ” diyor. Hakim “neden ettin hanim bu yaşında ?” diyor. Bizim yaşlı teyze” hiç sevmezdim şarkılarını” diyor. Tabi hakaret mağduru olan kişi şarkıcı filan değil, tanınmış bir futbolcu. Anlayacağınız teyze torununu kurtarmak için suçu üzerine almış.
Bir de hakaret edenlere Ceza Mahkemelerinde ceza davası açıldığı gibi, ayrıca hakarete uğrayan kişinin talebi üzerine Hukuk Mahkemelerinde de hukuk davası yani manevi tazminat davası da açılabiliyor. İşte açılan bu tazminat davaları ise ceza davasından daha beter, çünkü o zaman hakaret eden kişinin eli cebine gidiyor ve bazen bu hakaret eden kişi için maddi yıkım olabiliyor. Tazminat miktarını gören sanıklarının yüz ifadelerini çizebilecek bir ressamın olmadığı kanaatindeyim. Bu işin en güzel tarafı da tazminat davası aslında! Her ne kadar davalar uzun sürse de bir anlamda müvekkillerimiz ve kendimiz için devlet tahvili almak gibi ileriye yönelik bir yatırım yapmış oluyoruz. Bir nevi uzun vadeli ve karlı bir yatırım.
Daha çok anlatılacak hadise var ama siz şunu bilin yeter; artık internet üzerinden yapılan hakaretler sonucunda hakaret sahiplerinin çok azı istisna olmak kaydı ile kimlikleri tespit edilebiliyor. Eğer bana bu kadar özgürlük yeter, ceza almak istiyorum diyorsanız ve de çok paranız varsa size iyi hakaretler.
Bu yazım www.istanbulluyorum.com sitesinde yayınlanmıştır.